• eger benzetilen kisi güzelse mutlulukla kabul edilen durum.
  • eğer benztilen kişi toplumca sevilen biriyse,komik ve faydalı durumlar çıkabilir..
  • azericesi "birine okşatılmak" olarak çevrilebilecek deyim.
  • - benin olsa, saclarin duz olsa, yuzun azicik daha yayvan olsa, burnun biraz daha kucuk olsa aynen enrique iglesias'a benziyorsun. *

    bu kadar degisikligi bana yapsan brad pitt olurum, enrique kim?
  • benzetilen kişinin imajı sebebiyle hem iyi hem kötü olabilen ancak karşınızdaki kişinin de samimiyetini ölçmeniz için iyi bir fırsat olan durum. misal annem ara sıra beni mehmet günsür'e benzetiyor ancak aynaya baktığımda onunla karşılaştırıldığımda ecayib heyvanlara benzediğimi düşünüyorum. (bkz: kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş)

    son 2 yılda ise türk rock gruplarının solistlerine benzetilmekten muzdaribim. önce uzak bir akrabamızın ferman akgül'e, 2 arkadaşımın koray candemir'e ve onlarca kişinin(abartmıyorum) redd gibi nefret ettiğim bir grubun vokalisti doğan duru'ya benzetildim. bunu her duyduğumda "ya ben o adamlara kıl oluyorum" cevabı verdiğimde karşımdaki insanların suratlarının düşüşünü büyük bir zevkle izledikten sonra "lan benim burnum da onunki gibi mi?" diye ister istemez düşünüp ayna karşısına gidiyorum. buna rağmen yeni tanıştığım çoğu kişi aynı şeyi söylemeye devam ediyor. "ona benzetilmektense maskeyle dolaşırım" diyorum mütemadiyen.
  • tanımadığınız biri sizi birine benzetirse dünyanın en boktan, en gereksiz, en zorlama muhabbetlerinin sebebi. cevap bekleyen sorular, karşılık bekleyen tespitler... gitsen gidilmez, kaçsan kaçılmaz, sussan susulmaz. benzeten azad edecek ki gidesin.

    [ufak çaplı bir markette, saldırganımız her cümlesinden sonra 10 saniye beklemektedir]
    a:*elle dürt*yau, köprü diye bi dizi izliyo musun?
    b:duydum da izlemedim abi.
    a:ethem diye biri var orda biliyo musun?
    b:yok abi.
    a:aynı sana benziyor.
    b:(iç ses: hasktir)...
    a: böyle saçları kısa ama.
    b:...
    a: gözlük takıyo o da.
    b:(iç ses: kaçmalı, bi şekil kaçmalı!)...
    a: saçları kısa yanlız. sakalı da aynı sen.
    b: doğrudur, ne diyim.
    a: (sürekli bakışlarla yüzüme bakmaktadır, dönüp gidememekteyimdir)... pazartesileri izle bak, aynı sen.
    b: bakarım abi.(iç ses: kaçızlayayım!)
    kahramanımız direkt kaçamaz, onun yerine bisküvilere falan bakar gibi yapar önce, ama adam durmaz.
    a: yau ethem karakter olarak kötü bi insan yanlış anlama aman, tip olarak söylüyorum ben.
    b: (iç ses: yeter ulan!) abi zaten ethem iyiydi de çevresi kötüydü*
    a dumur olur, yüzyıllık geyiği yapmışımdır kendisine, susar kalır.
    b: hadi eyvallah.
  • bazen yalakalık olsun diye yapıldığı görülür. organize işler filminde çok güzel bir örneğini görebilirsiniz. özellikle "işte bu çocukta da bu var abi, benzetiyo" kısmı yarma garantilidir.

    --- özet spoiler ---

    -şan kanıri?*
    -evet evet, şan kanıri

    --- özet spoiler ---

    http://www.youtube.com/watch?v=hjbqgvooewq
    veya : http://www.eglendir.com/…er-sean-connery-benzetmesi
  • sanırım, birine benzetilmekten çok daha kötü olan bir şey, ünlü birine benzetildikten sonraki birkaç dakikadır. arkadaş ortamındasınızdır, her şey çok güzel, konuşmalar, espriler.. derken biri, sizi bir başkasına gösterip, "ya aynı bilmemkime benzemiyor mu" der. bu kişi bir ünlü olabilir ya da en kötüsü, hiç tanımadığınız biridir. sessizce durursunuz. sizi benzeten, benzetmesinin tasdiklenmesini ister arkadaşından. bu sefer bakışlarınız benzetilmeyi onaylaması beklenen kişiye yönelir. benzetilmeyi onaylaması istenilen kişi sizi alıcı gözle süzmeye başladığında, olay en can sıkıcı halini almıştır.

    benzetilmek ya da "yok ya o kadar da benzemiyor" yorumuyla gündemden düşmek arasındasınızdır. bu esnada hiçbir mimik anlamlı değildir. boncuk boncuk terlersiniz; yahut benzetme işlemi ile uğraşan kişilere bakıp sırıtırsınız (ki, gülümsemek değildir bu, sırıtmaktır). olay işkence halini almaya başlamıştır.

    genelde, benzetme işlemi biraz daha ayrıntı ile güçlendirilmeye yahut çürütülmeye çalışılır. ikisi de mevcutsa, yani bir kişi ısrarla sizi benzetiyor, diğer kişi ise benzetmiyorsa, sohbet uzar. suratınız sizden bağımsız bir hal almıştır artık. burnunuz, burun delikleriniz, saçlarınız, kulaklarınızın kepçeliği, kumral mı esmer mi olduğunuz, hep bu durumlarda incelenir.

    son olarak belirtmek isterim, bir insan kumral mı esmer mi anlamam. tarif bilemem. kendimi tariften de acizimdir. ben beyaz tenli miyim, alnım ne kadar açık, saç tipim ne, bunları hep bu benzetilmeler sayesinde biliyorum. "yok yaa, lovemyself in saç tipi şöyle, üstelik yanakları da böyle, aysun un kulakları daha büyük" dedikleri zaman, yanaklarımın nasıl tarif edildiğini öğrendim.
    ve kulaklarım da aysun'dan küçük.

    ayrıca aysun kim, ben ona benzesem ne, benzemesem ne. deli misiniz nesiniz yahu..
  • insanı mutlu edebilen bir şey.

    dokuz senedir aynı okulda bulunduğum artık arkadaş yerine kardeş dost falan dediğim insan inanamayacaksın ama sınıfta sana benzeyen biri var dediğinde sanki ben yanındaymışım gibi mutlu oldum. yine başı sıkışsa yardım edeceğim, yine saçmalamalarını dinleyeceğim gibi hissettim. ama bana öldürecekmiş gibi bakıyor dediğindeki korkusu, ben de öyleydim hatırlatırım demem tanıştığımız zamana geri götürdü resmen.

    kısacası güzel bir şey bu.
hesabın var mı? giriş yap